Hatalarını Gördüğünde, Kabul Ettiğinde Neler Olur?
Hatalarını
görmeye başladığın an kuru yapraklar gibi düşmeye başlarlar.
O zaman
hiçbir şey yapmaya gerek yoktur. Onları görmek yeterlidir. Hatalarının sadece
farkında olmak tek gerekli olan şeydir. Bu farkındalıkta onlar kaybolmaya,
buharlaşmaya başlarlar.
Birisi
yalnızca bilincinde olmazsa aynı hatayı tekrar etmeye devam edebilir.
Bilinçsizlik aynı hatayı tekrar etmek için bir zorunluluktur ve hatta
değiştirmek istesen bile başka bir biçimde aynı hatayı sürdürmeye devam
edeceksin. Her şekilde ve her ebatta mevcutturlar! Yerlerini değiştireceksin,
yerine yedeğini koyacaksın ama onu bırakamayacaksın çünkü derininde onun bir
hata olduğunu göremiyorsun. Başkaları sana söylüyor olabilirler çünkü onlar
görebilirler...
Bu nedenle
herkes kendisinin çok güzel, çok zeki, çok erdemli, ermiş olduğunu düşünür ve
hiç kimse onunla aynı fikirde değildir! Nedeni basittir: Başkalarına bakarsın,
onların gerçeğini görürsün ve kendine karşıysa kurgular taşırsın, güzel
kurgular. Kendin hakkında bildiğin her şey az ya da çok bir mittir; gerçekle
hiçbir alakası yoktur.
Kişi kendi
hatalarını görmeye başladığı an kökten bir değişim yerleşir. O yüzden çağlar
boyunca tüm Budalar sadece bir tek şey öğretiyorlar; farkındalık. Sana karakter
öğretmiyorlar; karakter rahipler, politikacılar tarafından öğretiliyor, Budalar
tarafından değil. Budalar sana bilinç öğretiyorlar vicdan değil.
Vicdan senin
üzerinde başkaları tarafından oynanan bir oyundur; başkaları sana neyin doğru
neyin yanlış olduğunu söylüyorlar. Sana kendi fikirlerini empoze ediyorlar. Ve
onu ta senin çocukluğundan beri empoze ediyorlar. Ta en başından, senin
üzerinde etki yaratabilmeleri, sende iz bırakabilmeleri ihtimalinin olduğu
zamanlardaki masumluğun, kırılganlığın, hassasiyetin varken seni
koşullandırdılar. Koşullanmanın adı vicdandır ve bu vicdan sürekli olarak senin
tüm hayatına hükmetmeye devam ediyor. Vicdan toplumun seni köleleştirme
stratejisidir.
Osho